1.Anlam: Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı
Cümle içinde kullanım: Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor.
Tip: isim
2.Anlam: Bir şeyin görülen yanı, yüzü
Cümle içinde kullanım: Bu sefer taşın üstünden inip yere oturdu.
Tip: isim
3.Anlam: Bir şeyin dış yüzü, yüzey
Tip: isim
4.Anlam: Giyecek, giysi
Cümle içinde kullanım: O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı.
Tip: isim
5.Anlam: Birine göre yüksek aşamada olan kimse, mafevk
Cümle içinde kullanım: Sonunda, üstlerinin de onayıyla bir sınav yapmaya karar verdi.
Tip: isim
6.Anlam: Vücut, beden
Tip: isim
7.Anlam: Artan, geriye kalan bölüm
Cümle içinde kullanım: Bir liranın üstü olarak uşağın getirdiği yetmiş beş kuruşu masanın üstünden kaldırmaz.
Tip: isim
8.Anlam: Birkaç şeyden birbirine göre yukarıda olan
Cümle içinde kullanım: Kadınların beni böyle göz hapsine almaları yüzünden üst düğmelerimi gevşetemiyordum.
Tip: sıfat
9.Anlam: Öte, arka
Cümle içinde kullanım: Ben onu Şehzade Camisi'nin üst yanında, sokak içi, eski ahşap bir evde tanıdım.
Tip: sıfat
10.Anlam: Sınıflamalarda temel olarak alınan bir tipe göre ileri derecede olan
Cümle içinde kullanım: Üst makam. Üst rütbedekiler.
Tip: sıfat
Birleşik Kelimeler: üst alize, üst baş, üst bitken, üstçavuş, üst çene, üst deri, üst diş, üst dudak, üst geçiş, üst geçit, üst güverte, üst insan, üst kat, üst katman, üst kurul, üst küme, üst perdeden, üst sınıf, üstsubay, üst tabaka, üst tarafı, üst üste, üstyapı, üstü kapalı, altüst, akşamüstü, altı üstü, arkaüstü, ayaküstü, başüstü, bayramüstü, bireyüstü, böbrek üstü bezi, deneyüstü, dizüstü, diz üstü, doğaüstü, duyuüstü, gerçeküstü, ikindiüstü, insanüstü, kalburüstü, kıçüstü, köprü üstü, lisansüstü eğitim, masaüstü, normalüstü, olağanüstü, öğleüstü, partilerüstü, rüzgârüstü, set üstü ocak, sırtüstü, suçüstü, tabiatüstü, tepe üstü, tepeüstü, yaşamüstü, yer üstü, yolüstü, yüzüstü, dumanı üstünde, buğusu üstünde, başüstüne
Deyimler - Atasözler: üst başı,üst çıkmak (veya gelmek),üste çıkmak,üstten bakmak,üstü kalsın,üstüme (veya üstümüze veya üstünüze) sağlık (veya iyilik sağlık veya şifalar),üstünde durmak,üstünde hakkı olmak,üstünde kalmak,üstündeki üstünde, başındaki başında,üstünden (şu kadar zaman) geçmek,üstünden akmak,üstünden atmak,üstünden dökülmek,üstünden geçmek,üstünden geçmek,üstünden kibarlık akmak,üstünden silindir gibi geçmek,üstüne alınmak,üstüne almak,üstüne atmak,üstüne basmak,üstüne bir bardak (soğuk) su içmek,üstüne bir iki güneş doğmak,üstüne çekmek,üstüne çullanmak,üstüne düşmek,üstüne fenalık gelmek,üstüne geçirmek,üstüne gelmek,üstüne gitmek,üstüne gül koklamamak,üstüne güneş doğmamak,üstüne kalmak,üstüne kapanmak,üstüne koymak,üstüne kuma gelmek,üstüne kuş kondurmak,üstüne olmamak,üstüne oturmak,üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi,üstüne perde çekmek,üstüne sevmek,üstüne titremek,üstüne toz kondurmamak,üstüne tuz biber ekmek,üstüne üstüne gitmek,üstüne varmak,üstüne vazife olmamak,üstüne yaptırmak,üstüne yatmak,üstüne yıkılmak,üstüne yıkmak,üstüne yok,üstüne yüklenmek,üstüne yürümek,üstünü görmek,üstünüze afiyet (veya sağlık)